Balığın sofrayla buluşması binbir meşakkatle gerçekleşiyor. Her balık sezonunda avda avcıda yaşam mücadelesi veriyor. Evinden ailesinden ayrılan balıkçı geçimini sağlamak için, balık ise popülasyonun devamı için göç ediyor. Balıkçı teknesinin av mesaisi zorluğu ortaya koyuyor.

Balığın tezgahtan alınması kolay ama bir de tutulması var. Teknede mesai gün ağarırken başlıyor. Yaklaşık 15 personelin bulunduğu tekneler balık tutmak için denize açılıyor. Yolculuk bazen günübirlik bazense günlerce sürebiliyor. Av neredeyse tekne oraya yol alıyor.

Tekne kaptanı bir av bulduğunda düdük çalıyor. Bir az sonra atılacak ağ için balıkçılar hazırlıklarına başlıyor. İlk olarak ağı götürecek bot denize bırakılıyor onunla beraber ağda denize çekilmeye başlıyor. Bot ve gemi avın etrafını sarıyor bu sırada avın teknenin altından kaçmaması için tokmakla demire vurularak ses çıkartılıyor.

Yaklaşık bir yarım saat ağın açılması bekleniyor bu sırada ağı avla birlikte geri toplayacak makarada hazırlanmış oluyor. Bundan sonrasında ise işin daha zor olan bölümü başlıyor. Yağmurluklarını giyen balıkçılar tepedeki makaranın altında ağı çekip bir sonraki av için düzgünce yerleştirilmesini sağlıyorlar. Bu sırada ağla birlikte gelen suda üstlerine yağmur oluyor. Ağ bir noktaya kadar geldiğinde geminin yan bölümünden iki çıkışlı bir hortum yardımıyla balık içeri çekiliyor. Boy sınırının altında kalan balıklar direkt denize gidiyor. Diğerleri ise geminin içine boşalıyor. Balıkçı ağı çekerken ne kadar av olacağını bilmiyor ama her defasında aynı efor sarf ediliyor. Bu işlem günde bir defa olarak bitmiyor. Balık oldukça balıkçı da gece gündüz, yağmur kar demeden uzun mesailer yapabiliyor.

Balıkçının durumunu ise tekneden ’Koca Reis’ olan Yaşar Şener anlatıyor. Zanaatın zorluğundan söz eden Şener, “Balığı tezgahta hazır olarak görüyorlar ama balığın nasıl geldiğini bilmiyorlar. Burada insanların bir emeği var, mücadelesi var. Balık sadece para verip de almak değil, burada gençler bir sürü insanlar evini geçindiren arkadaşlar var. İnsanların mücadelesi var. Kolay bir şey değil. Şu anki güzel günler. Gecesi gündüzü, havası fırtınası, gurbeti var. Eylül’ün 1’inde geliyorsun Nisan’ın 20’sine kadar buradasın. Çok büyük gurbetçilik özlem var. 4-5 ay çocuklarını görmeyen insanlar var. Kolay bir şey değil” dedi.